Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaDuyuruLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Fëanor

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Fëanor Elezear Thúrín




Mesaj Sayısı : 1
İtibar : 0
Kayıt tarihi : 07/09/09

RP Puanı
Role Play Puanı:
Fëanor 1643792290/100Fëanor 16437922  (90/100)

Fëanor Empty
MesajKonu: Fëanor   Fëanor Icon_minitimePtsi Eyl. 07, 2009 8:55 am

Sabahın o muhteşem sıcak güneşi,aydınlattığı gökyüzü şimdi kasvet dolu olan mor tonlardaki karanlığa bürünüyordu. Karanlık üstüne gece soğuğunu ve müttefik olarak rüzgarın o engin esişini giymişti. Sıcak günü ortadan yok etmek istercesine saldırıyordu. Sıcak turuncu ışınlar onun kasvet dolu soğuğunun zırhına çarpıp tekrar dönüyordu. Gün batıyordu. Tıpkı dün gibi,ondan önceki gün gibi.. Bu inanılmaz kırılmaz döngüde yaşayan ve mavi yeşil gezegeninin oksijeni tüketen canlılar ise hayatlarına devam ediyordu. Kafalarının üstünde oluşan ve asla anlayamadıkları o karanlık ve aydınlığın savaşını umursamıyorlardı. Onlar kendi karanlık ve aydınlığın savaşını yapıyordu. Gece gündüz birbirleri ile savaş içerisinde oldukları gibi içlerini dolduran o karanlığın muhteşem komutanları korku ve umutsuzluğu hissediyorlardı. Zavallılar. Ne gerek böyle bir savaşa.. Ne gerek var hüküm sürmek için asla bitmeyen bu döngüye katılmaya.. Barış. Bu sözcüğü çok duydum onların ağzından. Ama asla bu sözcüğü tam yerine getiremediler. Çünkü beceriksizce davranıp bencilce sömürüyorlardı bu tabiri. Savaş istiyorlardı durmadan. Kan,korku,gözyaşı,nefret ve acımasızlık istiyorlardı bu zalim yerde.. Yorgundum. Sabahın ilk ışıklarında ayağa kalkmıştım. 2 saat gözlerim kapalı kalmış ve bilinç altımda kabus denilen o şeyi görmüştüm. Ama umursamadım bugünde. Çünkü asla bilinç altımda rüya denen o güzel görüntüleri görmedim. Ben Elezear. İyilik ve kötülük arasında bir dairenin ortasındaymışcasına oturuyorum. İyilik için kötüleri öldürüyorum. Kötülük için iyileri.. Katil lakabı bana uygundu. O sözcükler şu anki benliğime tam uygun bedendi. Üstüne giyip dolaşabilirdim. İyiliğe ve kötülüğe o kasvetli korku duygusunu yaşatabilirdim. Ama bunu yapmamayı tercih ettim. BEn bu benliğimin bedenini ve şeklini seviyordum. İsimsiz ve lakapsız olmayı seviyordum. Ne var ki bundan her iki tarafta hoşlanmıyordu. Buda benim içimdeki yaratığın kahkahalar atmasına ve orada yankı yapmasına neden oluyordu. Bacaklarım solup giden güneşin son ışıklarındaki sıcaklığı hissediyordu. Kasılıp gevşerken kaslarım o ışıkları bir vakum gibi içine çekiyor gibiydi. Saçlarım gecenin üstüne giydiği o gece soğuğunu emmiş olan tuzlu meltemle dalganıyordu. Caddede yürüyordum. Bir büyücü caddesinde.. Muggle taraftarı olmak zorundalığım yoktu. Bende bunu kullanıyordum. Benim felsefemin parçasıydı her şey.. ' Saygı gösterirsen saygı görürsün. ' Bununla yola çıkardı beynimdeki fikir hücreleri. Bu sözü hep kulaklarımda duyardım. Neden mi bu felsefe? Çok basit bu felsefe tarafsız olduğumun hem belgelenmiş maddi kaynağı hemde manevi.

Büyücü caddesindeki o klasik lambalar dikkat çekici bir şekilde yanmaya başlamıştı. Gece artık gökyüzüne hakim olmuş ve burada hüküm siriyordu. Etrafa o kasvetini çoktan yaymaya başlamıştı. Geceye tapan canlılar ise çoktan yerlerinden kalkmıştı. Tıpkı karanlığın ordusu gibi.. Ölüm Yiyen birazdan burada fır dönmeye başlayacaklarından emindim. Morumsu gökyüzünde Güneşin kahram olarak karanlığın arasına gönderdiği casusu ay çoktan parıldamaya başlamıştı. Karanlıkla savaşırcasına parıldıyor ve etrafı aydınlatıyordu. Zayıf ışığı aydınlığa tapanlara bir koruma gibi geliyordu. Peki benim gibiler neye sığınacaktı. Ama bu doğa denen biyolojik sistemde asla taraftarsızlık yoktu. Benim gibi istisnalar hariç. İnsan ve diğer canlıların bedenleri sadece karanlık ve aydınlıktan oluşmazdı. Arasında olan boşlukta kalan diğer şeylerde vardı. Bunlar tarafsızlığın simgesiydi. Ama bunu asla göremiyorlardı. Ben görmüştüm. Bu savaştan bıktığımı bağırarak etrafa bir çığlık gibi yaymıştım. İşte o sırada burayı fark etmiştim. Bu bilgi sayesinde
doğadaki bu döngüye karşı geliyordum. Yönümü sola doğru döndürdüm. Bacaklarım şimdi karanlığın müttefiği olmuş rüzgarın kasveti ve esareti altındaymış gibiydi. Üşüyordu. İnce pantalonumdan geçip o derime vuruyordu. Adeta parçalamak istiyordu. Karşımda duran ışıklar gözüme güzel bir şekide ifade ediyordu. Bir bara yaklaşıyordum. Tabelası acı çığlıtı atar gibi sallanıyor ve gıcırdıyordu. Kapıyı elimle ittirdiğimde içerdeki kasvetli gri ve beyaz tonların hakim olduğu bir duman çıktı. Sonra hızla o dumanı ciğerlerime çektim. Burun deliklerimden giren o muhteşem yakıcı hissini veren duman sayesinde biraz kendime gelmiştim. Hızla bara doğru yaklaştım. Etraftaki gözlerin hiç biri bana dönüp bakmadı. Buna sevindim. Ardından arkası dönük şişman ve kirlenmiş beyaz gömleğinin arkasında oluşan ıslaklığıyla karşımda duran barmene seslendim.
-Hey bana duble viski.
Barmen arkasını döndüğünde oluşan yüz ifadesi karşısında gülmemek için kendimi zor tuttum. Şaşırmıştı. O fok balığını andıran yüzündeki şaşkınlık güldürürcesineydi. Ardından bardan gelen tıkırtılar ve şıngırdamalar bardaki gürültü atmosferine girmişti. Bundan dolayı duyulması zor oluyordu. Birden şıngırdama ve tıkırtı kesildi. Bir bardak dolusu viski bir anda önümde bitivermişti. Hızla bardağı aldım ve yarısına kadar içtim. Ağzımdan yemek boruma giden yakısı sıvı sayesinde biraz rahatlamıştım. Yanımdaki adamın bana delici bakışlarla baktığını gördüm. Yüzünü hatırlıyor gibiydim. Yaralar içinde ve pis kokusu.. Burnumun direği kırılmıştı adeta. Sonra onu tanıdım. Bu Ölüm Yiyen Jack'ti. Ya da benim hatırladığım kadarıyla..
-Sen? Senin burda ne işin var?
-Karanlık Lord sana bir görev vermemi istedi.
Fısıltı halinde söylemişti. Ama sanki o gürültü atmosferinde dere yatağından geçer gibi kulağıma doğru gelmişti. Karanlık Lord.. Yine birini öldürmemi isteyecekti. Kimi öldürecektim. Ayrıca öldürdükten sonra kafamdaki o zalimliği yapacak mıydım? Belki..
-Kimi?
-Barın sonunda oturan gri cübbeli adamı.
Hızla asamı çektim. Bardağı kafama dayadım. Yine o yakıcı hissi boğazımda hissettim. Sonra büyülü sözcükleri mırıldandım.
-Avada Kedavra
Asamdan çıkan o ışık demeti hızla hiç bir şeye çarpmadan gri cübbeli adamın suratında patlamıştı. Odadaki gürültü atmosferi bir anda çığlık ve korku dolu sözcükler topluluğu olmuştu. Ardından asamı Jack' çevirdim. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Yüzümde oluşan haince gülümsemem karşısında büyülenmiş gibi yerine mıhlanmıştı.
-Ne yapıyorsun sen !?
-Kusura bakma Jack. Karanlık Lord benim tarafsız olduğumu unutmuş. Onlardan biri ölürse sizdende biri ölecek. Şanslı top sana çıktı. Avada Kedavra
Asadan çıkan o muhteşem ışık tekrar ortalığı aydınlattı ve etrafta oluşan çığlık ve korku atmosferini yaran bir çığlık kulak zarlarıma kadar gelmişti. Yüzümde o haince gülümseme vardı. Herkes saklanmaya çalışırken ben çoktan kapıya yönelmiştim. Aklımdaki hainliği yapmıştım. Bugün iki taraftanda iki kişi öldürmüştüm. Bunun mutluluğu ile gecenin karanlığındaki o soğuk rüzgarda cisimlendim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nemesis Schwiérske
Slytherin
Nemesis Schwiérske


Mesaj Sayısı : 146
İtibar : 0
Kayıt tarihi : 31/07/09

RP Puanı
Role Play Puanı:
Fëanor 16437922100/100Fëanor 16437922  (100/100)

Fëanor Empty
MesajKonu: Geri: Fëanor   Fëanor Icon_minitimePtsi Eyl. 07, 2009 9:39 pm

Anlatım tarzınızı ve betimlemelerinizi beğendim. Konuya hakimiyetiniz iyi. Ufak tefek yazım hataları dışında bir şey göremedim. Görünüm olarak size 19 veya 11'i öneririm. Konuşmalarıda tırnak içine alsanız ve cümlelerden sonra noktalama işareti koymaya özen gösterseniz daha iyi olur.

Puan:90
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://merlininsakali.yetkinforum.com
 
Fëanor
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: + Yönetim & Rol Dışı + :: RPG Puanlama Merkezi :: RPG Puanı Belirleme-
Buraya geçin: