Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaDuyuruLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Bir Kalbin İflas Edişi.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Sylvia Ferne
İksir Bilimcisi
Sylvia Ferne


Mesaj Sayısı : 147
İtibar : 0
Kayıt tarihi : 31/07/09

RP Puanı
Role Play Puanı:
Bir Kalbin İflas Edişi. 16437922100/100Bir Kalbin İflas Edişi. 16437922  (100/100)

Bir Kalbin İflas Edişi. Empty
MesajKonu: Bir Kalbin İflas Edişi.   Bir Kalbin İflas Edişi. Icon_minitimePaz Ağus. 23, 2009 6:36 pm

Heyecan... Korku... Bir parça aşk... Onu bastıran bir çalışma isteği. Uzaklaşmak... Sevdiklerinden, aşık olduğun kişiden. Kaçmak belki de. Ya da sadece yanlış anlaşılmak. Kendi gölgesinden bile korkacak duruma gelmek. " Bunu hak etmiyorum. " diye fısıldadı, Sylvia. Kendine zaman ayırmayalı, ne kadar olmuştu? Şöyle bir dışarı çıkıp, hayatın gerçekten var olduğunu hissetmeyeli ne kadar süre geçmişti? Ona göre yaşam, İksir'lerden ibaretti; ama değil mi? Onun bir kalbi bile olamazdı. Son görüştüklerinde, ne demişti Chris: " Senin var olduğunu söylediğin kalbinde, bana değil, o lanet iksir şişelerine yer var! " Haklı mıydı? Ona göre değildi, ancak biliyordu ki, başkaları - ve buna sevgilisi bile dahildi - böyle düşünüyordu. Derin bir iç geçirdi. Eh, dışarıdaydı şimdi. Temiz havayı soluyor, zaman geçirmek için bu meydanı ikinci kez turluyordu. Sanki... Sanki, Jason'un yüzünü görürse, düşündükleri canını yakacakmış gibi korkuyordu. Gözlerinin içindeki şey, canını yakacaktı, biliyordu ve o yüzden adımları yavaşlıyordu. Beyni oraya gitmemek üzere, komut veriyordu. Biliyordu işte. " Kalbin çoktan iflas etmiş, Sylvia. " Esen kötücül rüzgâr mı fısıldamıştı bunu kulağına? Dehşet ifadesi yüzüne yerleşmiş bir şekilde, arkasını döndü. Bir an, Chris'in onu bulduğunu sanmıştı; yanıldığını görmek için boşluğa bakması yeterliydi. Sakin olmalıyım, diye fısıldadı. Bir işe yaramayacağını biliyordu, sadece umut ediyordu işte. Benliğinde, bir yere çarparsa, tüm işlevlerini kaybetmesine neden olacak bir parça var gibi hissediyordu. Bu parçanın adı ise... Jason'du, evet. Onu kaybetmeyi göze alamazdı. Onu... Onu seviyordu! Her ne kadar çoğu zaman bunu itiraf edemese de. O, Slyvia'yı tamamlıyordu. Ve, kimse bir parçası eksikken, sağlıklı ve tam olamazdı. Gözleri buğuluydu, yaşadığı hüznü gösterircesine. Daha fazla burada kalmanın saçma olduğunu düşünerek, yönünü La Coupe d'Argent'e çevirdi. Biraz oturmak, içini kemiren düşüncelerden kaçmak için iyi sayılmasa da, ağrıyan bacaklarına çare olabilirdi. Gününü hep gizli yerlerinde geçirdiğinden bu ada da açılan mekânlardan bile haberi yoktu. Git gide soyutlaşıyorum, diye düşündü. Doğruydu. Bunu inkâr etmek, doğrulardan kaçmak olurdu. Ardına bakmadan gitmek veya. Jason, bu canlı Dünya'yla aralarındaki tek bağdı, belki de. Onu kaybedemezdi. Ve sadece bu yüzden değildi ki, sıkça kavga etmelerine rağmen, olmadığı iddia edilen kalbinde olan kıpırtılar. Aşk nedensiz sevmek, değil miydi? Derler ki, bir yerden sonra acımaz daha fazla. Zaten aşk kötü bir şaka, anlamaya çalışma. Jason'ı unutmaya çalışmak fikri bile yeterince ürkütücüydü. Hayır, ondan vazgeçemezdi ve... İksirlerinden de. Yolun iki ucu da kapalı gibi geliyordu gözüne. Karanlıklar içinde kalmıştı. Biraz ışık, çıkışı bulmasına yeterdi; ama yoktu işte! Dükkândan içeriye telaşlı bir adım attı. Rahat gibi gözüken sandalyelerden birine oturdu ve beklemeye başladı. Kaderini, yani Jason'ı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jason Chris Weisberg
İksir Bilimcisi
Jason Chris Weisberg


Mesaj Sayısı : 87
İtibar : 0
Kayıt tarihi : 03/08/09

RP Puanı
Role Play Puanı:
Bir Kalbin İflas Edişi. 16437922100/100Bir Kalbin İflas Edişi. 16437922  (100/100)

Bir Kalbin İflas Edişi. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Kalbin İflas Edişi.   Bir Kalbin İflas Edişi. Icon_minitimePaz Ağus. 23, 2009 8:42 pm

Her zamanki sakin tavırı üzerindeydi Jason' un. Binadaki işlerini bitirdikten sonra, dışarı çıkmaya karar verdi. Aslında binada da sıkıntıdan patlamıştı, bi kaç deney dışında, kayda değer hiç bir şey yapmamıştı. Yaşamındaki boşluğun farkındaydı, bununla yüzleşmenin, görmezden gelmekten daha zor olduğunu bildiğinden kaçmaya devam ediyordu. Ama daha fazla devam ettiremezdi ki. Büyük kavgalarının ardından onunla ilk defa konuşacaktı. Tartışmada haklı olduğunun farkındaydı. Ya iksir şişelerine olan aşkı, yada bana duyduğu sevgi, diye düşündü. Bir karar vermesi gerekiyordu. Herkes istediği şeylere fedakarlık yapmadan ulaşamazdı. Sylvia' nın da bunu öğrenmesi gerekiyordu ona göre. Bomboş geçirdiği şu son günlerde, hayatının onsuz fazlasıyla anlamsız olduğunu keşfetmişti. Kendine de ona da ne kadar acı çektirirse çektirsin, birinin bunu yapması gerekiyordu. İlişkileri için bu gerekliydi. Bu seçimin zamanı gelmişti. Adımlarını hızla o bilidik yere yöneltti. Yanından geçtiği bir dükkanın camına baktı. Gayet yakışıklı görünüyordu. Çapraz astığı çantası, üzerine giydiği kumaş pantolon ve gömlekle güzel bir uyum içerisindeydi. Heyecanlıydı, bunun tek sebebi ne söyleyeceğini bilmemesiydi. Hava hafif rüzgarlıydı, soğuğun tüm vücudunu ele geçirdiğini hissetti. Kapıyı hızla açtı. Cisim, arkasındaki duvara hızla çarpınca, tok bir ses mekânda yankılandı. Sylvia' yı gördü. Zihnindeki tüm düşünceler tekrar canlandı. Ama bu sefer onu sorgulayan Jason yoktu. Sylvia ile ilgili güzel anıları bir bir aklından geçti. Yanına gitti, sağındaki boş sandalyeye oturdu. '' Bir viski, '' dedi bardakları silen barmene. İçki vermek için görevli insanların hepsi neden içki vermekten çok bardakları silmekle uğraşırdı acaba? Bu saçma soru zihninde dolanırken, Sylvia' ya hiç bakmadı. Kararını bekliyordu, ikisinin de tüm hayatını belirleyece o seçimi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sylvia Ferne
İksir Bilimcisi
Sylvia Ferne


Mesaj Sayısı : 147
İtibar : 0
Kayıt tarihi : 31/07/09

RP Puanı
Role Play Puanı:
Bir Kalbin İflas Edişi. 16437922100/100Bir Kalbin İflas Edişi. 16437922  (100/100)

Bir Kalbin İflas Edişi. Empty
MesajKonu: Geri: Bir Kalbin İflas Edişi.   Bir Kalbin İflas Edişi. Icon_minitimePerş. Ağus. 27, 2009 2:20 pm

Gerçekten zordu. Jason'la çok büyük kavgalar etmişlerdi; ancak hiç bitmeyecek gibiydi ilişkileri. Sanki hep, aynı kalacaktı. Ne bir eksik ne bir fazla. O hep mutlu oldukları günlerdeki gibi. Aklına hiç ayrılık sahneleri getirmemişti, getirememişti daha doğrusu. Çünkü, ne zaman gözünü açsa, Jason vardı yanında, ne zaman kimin omzunda ağladığına baksa... Bu kişi belliydi! Chris, onu hiçbir zaman yalnız bırakmamıştı, büyük bir öz veriyle Sylvia'nın yanında olmuştu. Ama o ne yapmıştı? Jason'un ona yaptıklarına karşı, ne yapmıştı? Seni seviyorum mu demişti yoksa, bu akşam bir iksir üzerinde çalışmam gerekiyor mu? Onun yanında mı kalmıştı ya da kendini binaya kapatıp, çalışmış mıydı? Başından beri tüm hata ondaydı. Sevdiğini iddia ettiği adamı gerçekten sevmiş miydi? Veya, ona sadece ihtiyaç mı duymuştu? Jason'ın yanında olması bir gereklilik miydi? Eğer o olmazsa, çekeceği boşluk alışkanlıktan mıydı? Onu gerçekten seviyor olabilir miydi? Elbette seviyordu! Beynine yüzlerce kez hücum eden düşüncelerin hepsi birer saçmalıktan ibaretti. Onu sevmeme ihtimâli olamazdı bile. Hatta, Syl'in ki çok, çok güçlü bir aşktı, kimse bunu inkâr edemezdi, değil mi? Kimse kabul etmese bile, kendisi biliyordu, bu yetmez miydi? Yetmezdi belki de; çünkü biliyordu ki, Jason da böyle düşünüyordu. Ona saldıran o iğrenç sesler gibi. Chris onlara hak veriyordu, Sylvia istese de, istemese de. Tuhaf bir şeydi, bu. Anlatması zor, kelimelerin birden anlamsız kalmasıyla oluşan şey. Kalbinde hissettiğin ağır bir yük. Bu baskının sana yaptıkları. Nefes alamamak. " Ah! " Bağırmamak için kendini zor tutmuştu. Ağzından cılız bir nefes verişi çıktı ve bu soluğun arasından anlamsız bir kelime. Hâlâ gelmemişti. Belki de gelmeyecekti. Bıkmıştı Sylvia'dan, Sylvia'nın ona yaşattıklarından. Bunu anlayabilirdi. Acı vericiydi; ama kabullenmeye çalışırdı. Bir parçası eksik, bölünmüş gibi yaşardı belki; ancak yaşardı değil mi? Kapının gıcırdayarak açılmasıyla birlikte, düşünceleri de bölündü ve onun yüzünü gördü. Ruhuna işleyen gözlerinin, kendi gözleriyle çarpışması... Sanki vücudundan elektrik akımı geçmişçesine irkilmesi. Ağır çkeimdeymişçesine, Jason'ın yanına gelmesi ve bir rüyayı yaşamak. Sonunun kabusa dönüşme ihtimâli olan bir rüyayı yaşamak. Kendini boş sandalyeye atan genç adamın yüzüne bakmaya korkuyordu. Belli ki o da istemiyordu direkt bir şeyler söylemeyi. Biliyordu işte, bıkmıştı ondan. O viskisini sipariş ederken, kalbi kırık bir bayan ne yapacağını, ne söyleyeceğini düşünüyordu. Düşünüyordu; ancak mantıklı bir şey bulamayacağını biliyordu. Her şey anlamsız değil miydi ve renkler nereye kaybolmuştu? " Selam, Jason. " Bunun gibi, siyah-beyaz. Konuşmanın bile bir rengi vardı. Akışı, bu akış çok saçmaydı. Kendini bildi bileli onlayken, konuşacak bir şey bulamamak, gerçekten acıydı. Bakışlarını, Jason'dan gelen yoğun enerjiden aldı. Bu gözlerini kırpıştırmasına neden oluyordu, gereksiz yere. Aklındaki tek düşünce, bu hikâyenin yarım kalacağıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bir Kalbin İflas Edişi.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: + Büyücü Mekanları + :: Abandonné :: La Coupe d'Argent-
Buraya geçin: